Fenerbahçe'nin ilk yarı karnesi: 
| Oynanan Maç: 17 | Galibiyet: 3 | Beraberlik: 7 | Mağlubiyet: 7 | Puan: 16 |
| Atılan Gol:16  | Yenilen Gol: 24 | Averaj: -8 |

Ne kadar da güzel başlamıştık oysa ki sezona...

Hepimizin sevgilisi, yıllardır beklediğimiz bir başkan, başkanın vizyonu doğrultusunda getirilmiş başarılı olma potansiyeline sahip Cocu, sportif direktör Comolli ve belirlenen vizyona paralel olarak transfer edilen futbolcular...

3-0'dan 3-3'e gelen Feyenoord maçının ilk yarısında takımın ortaya koyduğu iştahlı oyun, Benfica eşleşmesinde gördüğümüz "sözde" ışık ve Bursaspor maçında alınan galibiyet ile başlayan sezonda geldiğimiz nokta işte bu; ligde sondan birinci sıra! Şaka gibi değil mi?

Değil aslında. "Geçiş senesi" olarak adlandırılan sezonda, tam 4 teknik direktörü yemiş olan kemik kadroyu gerek duygusallık, gerekse maddi sebeplerle yollayamayan ve net bir hedef koyamayan yönetim bu durumun ana sebebi.

-"Şampiyonluk beklemeyin" denilen kadroya yıllık maliyeti 5.796 bin € olan Slimani, 3.2 milyon € olan Ayew transfer edilir mi? Bu ikili bize ne kattı? Hiçbir şey.

-"Takımın yaş ortalamasını düşüreceğiz" mottosuyla çıkılan bu yolda; 37 yaşındaki Volkan ile sözleşme uzatmak, 34 yaşındaki Kameni'yi yollayamamak, 29 yaşındaki Harun'u transfer etmek de neyin nesi? Genç yetenek Berke'yi alıp oynatmamak? Ferdi'ye ligde hiç şans vermemek? Bu nasıl bir kadro planlaması böyle? 

-Bu ülkeden bir Porto, bir Shakhtar çıkmaz, çıkamaz. Senin binbir emekle yetiştirdiğin yıldız adayını Portekiz'den 30 milyon'a alırlarken, senin ülkendekine 15 milyon bile vermezler. Bu, ülke futbolunun bir gerçeği. Bu hayallerden vazgeçilmesi lazım. Bu hayal, sancılı olan geçiş sürecini daha da içinden çıkılamaz bir hale getirdi. Oyuncu yetiştiren bir sisteme sahip olmanız için, mevcut yapınızın sağlam olması gerekiyor. Biz daha zemin bozuk olduğu için inşaa ettiği binayı yıkmak zorunda kaldığımız kısımdayız. Önce, zemin düzelmeli.

-Aidiyet duygusu olmayan futbolcular. Takımın en önemli mevkilerinde oynayan futbolcular kiralık. Geri kalan futbolcuların çoğunun da sözleşmesi sezon sonunda bitiyor. Onlar da, ne yaparlarsa yapsınlar yetersiz olduklarının ve sene sonunda sözleşmelerinin uzatılmayacağının farkında. Olan, biten adamların umurunda değil ki?

-Cv bakımından kabarık fakat ülke futbolunun gerçeklerinden habersiz olan yönetim kurulunun da bu başarısızlıkta payı büyük. Dışarıdan bakılınca, kulüpteki her işe sadece Ali başkan koşturuyormuş gibi bir hava var. Takım kötü olduğunda taraftardan özür diler, tribün olaylarını bitirmek için tribünde maç seyreder, bağlantıları sayesinde sponsor desteği sağlar vs vs. Peki, bu yönetim kurulu ne yapar?

 
Son çaremiz olan Ersun hocanın gelişiyle kaos bir nebze olsun duruldu ama bu kaosun ligin ikinci yarısında devam etmeyeceğinin garantisi yok. "Nasıl olsa 2. yarıda toparlarız, Fenerbahçe düşmez" meselesi yarardan çok zarar getiriyor. Rehavet, bu kulübün en büyük düşmanı. 2006 ve 2010 vakaları da bunun en iyi örnekleri. Ki, bu 2 vaka sonrasındaki yıllarda refleks gösterip şampiyon olduk. İçinde bulunduğumuz durum bunu yapmaya da müsait değil. 

Ligin 17 haftası nasıl hızlı geçti, anlayabildiniz mi? Bir bakmışsınız Mayıs olmuş, lig bitmiş.

3 puanlık sisteme geçildiğinden beri Fenerbahçe tarihinin en başarısız sezonunu yaşıyoruz. Bu işin şakası yok. Titanic batmak üzere. Bir şeyler yapın! 

Geçtiğimiz yıllarda ligin ilk yarısını 3. hatta 2. sırada bitirdiğimizde bile ortalık yangın yerine dönerdi. Uyanın beyler, sondan birinci bitirdik ilk yarıyı! Hem de, Lefter Küçükandonyadis'in adının verildiği sezonda!