Bacheha-Ye Aseman (Gökyüzünün Çocukları) : Yoksul bir ailenin çocukları olan Ali ve Zehra'nın, kaybolan bir ayakkabının peşinden giderken yaşadığı maceraların anlatıldığı, oldukça naif bir film.  

Majid Majidi'nin yönetmenliğinde, 1997 yılında vizyona girmiş. İran'ın başkenti Tahran'da gerçekleşen çekimler 180.000 dolara mal olmuş. 1998 yılında da, Yabancı Dilde En İyi Film Akademi Oscar'ına aday gösterilen ilk İran filmi olmuş. Children of Heaven (Cennetin Çocukları) ismiyle de biliniyor.

Kız kardeşinin ayakkabılarını yaptıran Ali, dükkandan patates alırken kardeşinin pembe ayakkabılarını çaldırıyor. Babasından korktuğu için durumu ona bir türlü söyleyemiyor.

Ali ve Zehra, ayakkabıyı bir türlü bulamadıkları için çözümü Ali'nin beyaz ayakkabılarını dönüşümlü olarak giymekte buluyorlar. Aynı ayakkabıyı sabah Zehra, öğlen Ali giyiyor ve bu şekilde eğitim hayatlarına devam etmeye çalışıyorlar.

Zehra, kaybettiği ayakkabısını okul bahçesindeki bir kızın ayağında görüyor. Kızı takip edip evine kadar gidiyorlar fakat kızın kendilerinden daha kötü durumda olduğunu gören kardeşler, ayakkabıyı ondan istemekten vazgeçiyorlar.

Ali ve babası, para kazanmak için şehir merkezine bisikletle gidiyorlar. Buradaki evlerde bahçıvanlık yaparak para kazanıyorlar fakat dönüş yolunda bisikletin frenleri patladığı için kaza yapıyorlar. Ellerindeki tüm para hastane masraflarına ve dönüş yolu için kiraladıkları arabaya gidiyor. Fakirlik, insanın hayal kurmasına bile engel oluyor.


Kardeşler bu süre zarfında beyaz ayakkabıyı dönüşümlü olarak giymeye devam ediyor.

Ali'nin gözü, kısa mesafe koşu yarışmasının ilanına ilişiyor. Üçüncülük ödülünün spor ayakkabı olduğunu görüyor. Yarışmada birinci olma sözünü verdiği öğretmeniyle yarışa gidiyorlar. Zorlu yarışı yırtık ayakkabılarıyla birinci bitiren Ali, madalyasını ve kupasını ağlayarak alıyor çünkü aklındaki şey birinci olmak değil, kardeşi Zehra'ya yeni bir ayakkabı hediye etmekti ama olmadı.

Film, ayakları yara bere içinde kalan Ali'nin ayaklarını suya sokmasıyla sona eriyor fakat, yarış sonrasında gördüğümüz anlık sahnede babayı alışveriş yaparken görüyoruz. Dikkatli baktığımızda ise, babanın kullandığı bisikletin selesinde iki çift ayakkabı duruyor. Kahramanlarımız Ali ve Zehra, ayakkabılara kavuşuyor ama biz o kavuşma anını görmüyoruz.
 
- İki kardeşin birbirine olan düşkünlüğü, kardeşliğin ne demek olduğununu izleyicilere oldukça naif şekilde aktarıyor. Abartılı efektler yok, dozu kaçmış ajitasyon yok. Sadece mücadele var.

-Zehra, okuldan dönerken ayakkabının tekini dere yatağına giden su kanalına düşürüyor. Çevredekilerin yardımıyla ayakkabıyı yakalıyorlar. O sırada Zehra'nın yaşadığı panik ve fakirliğin getirdiği çaresizlik...

- Ali'nin zenginlerin oturduğu evleri gördükten sonra verdiği tepkiler, diyafondan gelen sesten ürkmesi ; Zehra'nın arkadaşlarında gördüğü ayakkabılara imrenerek bakması...
Fakirliğin gözü kör olsun be.