Feyenoord eşleşmesi Fenerbahçeliler için Pierre Van Hooijdonk ile tanışma maçı olarak unutulmazlar arasına girse de;benim için durum çok farklıydı.O dönemde çocuk olmanın etkisiyle 2 maçta da aldığımız mağlubiyet,Shinji Ono'nun gösterdiği performans beni derinden sarsmıştı.O yaşlarda takımımın yenilmesini kabul edemiyordum,yediremiyordum kendimce.Her neyse,şimdi maçla ilgili detaylara geçelim biraz;

Hollanda’da oynadığımız ilk maçta Shijni Ono’nun attığı golle 1-0 mağlup olmuştuk,ama biz bu skoru avantaj gibi görüyorduk,zira rakibimiz son Uefa Kupası şampiyonu olmasına rağmen avantajlı bir skor almıştık,hem de rövanş Kadıköy’de oynanacaktı.Maç başlamadan önce inanılmaz bir konfeti yağmuru ve meşale şovu başladı stadda.Biz de Ariel Ortega transferinin verdiği gazla bir şeyler yapar,Kadıköy'de 2 farklı galibiyet alıp eleriz diye düşünüyorduk.İlk yarıyı Lorant'ın kontrollü oyunu kullanması sonucu tek tük pozisyonlarla bitirdik.İkinci yarıda bir şekilde gol atar sonra da kitleriz diye düşünüyordum ki;
47.dakikada orta sahada topu kapan Boosvelt topa vuracakmış gibi yapıp,sağdaki Ono’ya al da at dercesine bir pas attı.Ono’da ceza sahası dışından düzgün bir vuruşla topu Rüştü’nün solundan yolladı. Zaten ilk maçta gol attığı için gıcık olduğum Ono,bizi yine boş geçmemişti.Golde Rüştü’nün fazla açılmasının da payı büyüktü,zira başka bir kaleci olsa o kadar önde durmak yerine topu geride karşılayıp o köşeyi kapatabilirdi.
Artık takım süreyi doldurmak için oynuyordu,oyunda umut vadetmiyordu zaten.88.dakika da Feyenoord’lu Thomas Buffel,4 tane Fenerbahçe’li defans oyuncusunun arasından topu aldı,sürdü ve sağ ayağıyla “bilardo  golü”diyebileceğimiz tabirden bir gol attı bize.Golden sonra staddan yükselen alkış sesleri ve yapılan protestolar hala aklımda.Geçen sene puan alamadan tamamladığımız Şampiyonlar Ligi’nin ön elemesinde elenmiştik,artık rotamız Uefa Kupası’ydı.Önümüze bakmamız gerekiyordu nihayetinde.