İsmail Kartal,yine Diego-Sow-Kuyt-Emenike 4'lüsü ile çıktı maça.Sağır sultan bile biliyor artık bu 4'lü ile deplasmanda maç kazanmanın imkansız olduğunu.Diego yerine kesinlikle Raul Meireles oynamalıydı.Aynı şekilde Alper Potuk'ta maça ilk 11'de başlamalıydı,maç gittikten sonra oyuna almanın manası yok.
Hücuma çok yavaş çıkıyoruz,adeta kağnı gibi bir takıma dönüştük.Ersun Yanal'ın takımı ile İsmail Kartal'ın takımı arasındaki fark;gündüz ile gece arasındaki fark gibi.Oysa ki aynı kadro.Ribaund almada çok büyük sorunlarımız var.Geçen sezon hücumda kaptırdığımız topları geri kazanma mesafemiz
ortalama 22 metre iken,bu sene bu rakam ortalama 33 metreye çıkmış
durumda.
Gelelim her hafta söylemekten bıkmadığımız Diego Ribas meselesine.Diego'nun defansif özellikleri kısıtlı olduğu için orta sahanın tüm yükü Emre-Topal ikilisine kalıyor.Ve bu ikili rakip takımın çıkışlarını karşılamakta ve top kapmakta çok zorlanıyor.Zira Emre Belözoğlu hala ritmini yakalayabilmiş değil.Haliyle orta sahada inanılmaz büyüklükte bir boşluk oluşuyor,kontra atak yapmaya meyilli takımlar da ikramı çevirmiyorlar.İlk yarıda Petrovic'ten yediğimiz gole bakarsanız;Diego'nun sahte markaj yapma çabasının işe yaramamasından kaynaklı müthiş bir gol yediğimizi de görebilirsiniz.Meireles,Petrovic'e oradan vurdurmazdı.
Bakınız;Raul-Emre-Topal kurgusunun olduğu orta sahada bizim takımda maç içinde kendiliğinden oluşan sistematik değişiklikler oluyor.Meireles ve Emre orta sahayı üstleniyorlar,Topal 3.bir stoper rolüne bürünmeye başlıyor.(Alves-Topal-Egemen)
Takım sahte 3'lü defansa dönünce bu sefer Gökhan Gönül ve Caner Erkin ileriye çıkıyorlar ve amiyane tabirle cirit atıyorlar.Bu da bizim hücumsal anlamındaki en büyük kozumuz zaten.Ama İsmail Kartal bunu hala anlamamış olacak ki,bu şekilde işleyen takımı bozuyor.
Hücumsal anlamda Diego'ya değinecek olursak ; Diego'yu Diego yapan şeylerinden birisi ince
pasları.Şişirme toplarda topa bakmadan koşan ve topun önüne düşeceğini düşünen,yerden gelen topa bile röveşata vurabileceğini sanan,önünde topa müdahele etmek için kayan adam olmasına rağmen yerden şut çekmeye çalışan,Fenerbahçe tarihinin en gerizekalı forveti Emenike ve tosun paşa Sow ile bunu yapması zaten mümkün değil.
Emenike'nin bu kadar kötü performans göstermesi hadi diyelim gerizekalı olmasından kaynaklı.Peki Sow? Sow'un bu kadar kötü oynamasının sebebi de tepki göstermek yerine "Muusaa Musaa" diye bağıran taraftardır.Bu resim de bazı şeyleri az çok özetliyor zaten;
(Soldaki 2012 model Sow,sağdaki ise 2015 model Sow."Musaa Musaa" diye bağırmaya devam edin siz.)
Yediğimiz golün öncesinde Bruno Alves'in yanındaki adama pas atmak-taça atmak gibi seçenekleri varken gidip Volkan'ın kontrol edemeyeceği yere topu atması ve Gençlerbirliği'ne korner kazandırması zaten Bruno'nun kafasının maçta olmadığının bir göstergesi.O hatadan sonraki atakta orta sahada topu kapamadık ve içeri şişirilen topta Volkan'ın hatasıyla El Kabir'in kafa golüyle mağlup olduk. (bkz.El Kabir'den kafa golü yemek) Ayrıca El-Kabir için yeni Ahmed Hassan dersek yanlış olmaz sanırım.
Bu hafta içi sakat olmasına rağmen yetiştirilen ve en azından 45 dakika sahada kalma gayreti gösteren Egemen Korkmaz'a ayrı teşekkür eder,İsmail hocaya benzer durumda olduğu için geçen hafta sonradan giren ve artık oynayabilecek durumda olan "Alper Potuk'u neden ilk 11'de başlatmadın?" diye de sorarım buradan.Alper oyuna girdikten sonra yaptığımız gol girişimleri hepimizin malumu.Dirk Kuyt'ı 2.yarının son 15 dakikasında forvet arkası olarak oynatan İsmail Kartal'a da tekrar selam.
Akhisar'a 1-2 yenildiğimiz maçtan sonra fikstüre bakıp şöyle bir iddia atmıştım; Lig sonuna kadar oynayacağımız deplasmanlarda galibiyet yüzü göremeyeceğiz.Bu maç için Varan 1 diyebiliriz.Hala da arkasındayım.Ayrıca maçtan önce maçı 2-1 kaybedeceğimizi ve gollerden birini formda oyuncu El Kabir'in atacağına dair tahmini ben bile yapabiliyorsam;bu ihtimalleri İsmail Kartal'ın da düşünüp önlem alabilmesi gerekiyor.
0 Yorumlar