Van Persie,Fernandao,Nani gibi oyuncuların oynamayacağını ve bu yüzden maçı sıkıcı geçeceğini bildiğim halde stadın yolunu tuttum dün akşam.Yerimiz her zamanki gibi,Okul Açık.

Maçtan zevk aldığımı söylersem yalan söylemiş olurum.Fabiano'nun kurtarışları,Lazar'ın enfes golü ve Vitor'un forvette Volkan Şen'i oynatarak yönetime verdiği mesaj dışında elle tutulur bir olay olmadı saha içinde.O yüzden saha içinden çok,saha dışıyla ilgili bir-iki kelam edeceğim bugün.Zira dün akşam gözüme batan çok fazla şey oldu. (Sahi,dün akşam sahada oynanan şey futbol muydu?)
Maçın ilk yarısını üst katta,2.yarısını ise alt katta seyrettim. 2.yarıyı alt katta izleme sebebim ise,yapılan tezahüratlardan bıkmış olmamla alakalı.Bu duruma biraz açıklık getireyim;
Sefa Kalya'nın vefatından sonra Okul Açık tribününde Genç Fenerbahçeliler'in bulunduğu üst kat,çoluk-çocuğun eline kalmış durumda.En azından son 2 maçtır durum bu şekilde.Münferit taraftarların girdikleri bestelere eşlik bile edemeyen (bilmiyorlar çünkü) çocuklar,kendilerince set oluşturup reisçilik oynuyorlar tribünde.İstiklal Marşı sırasında bozkurt işareti yapılmasına zaten yorum bile yapmayacağım.Rezillik.
Gelelim tezahürat meselesine.Sefa Kalya'nın mütevazi bir insan olduğu ve kendisine tezahürat yapılmasından çok da hoşlanmadığı söylenir.Tandıklarımızın bu konudaki söylemleri de bu yönde.Dün akşam ise,bu durumun aksine maç boyunca Sefa Kalya adına tezahürat yapıldı tribünde. 4-5 defa yaparsın,pankartını açarsın iyi hoş.Peki bunu 90 dakika sürdürmenin Fenerbahçe'ye ne faydası var,işte bunu çok merak ediyorum.
Maç başlamadan yarım saat önce,rahmetli Sefa Kalya'nın mevlidi vardı Yeni Bosna'da.Keşke reise 90 dakika boyunca aynı tezahüratı yaparak destek olmak yerine mevlidine gidip kendisine dua etseydiniz,daha yararlı olurdu sanki...
0 Yorumlar