Günlerden 31 Temmuz,yıl 2002.
Günlerden Çarşamba'ydı diye anımsıyorum.Zira iş günüydü ve babam "maça gideceğiz" diyerek eve erkenden gelmişti.Babam Beşiktaşlı olduğu için "herhalde Beşiktaş maçına gideceğiz" dedim,ama sonradan da liglerin daha başlamadığı aklıma gelince hangi maç olduğunu sordum,Galatasaray maçıymış.Olur dedim bende,eziyet çekeceğimizi bilemeden.

Babamın patronu ve onun çocukları da İdealtepe'de oturuyorlardı.Onların evine gittik,bir yarım saat orada oturduk,sohbet muhabbet işte.Saat 5 gibi yola koyulduk.Maç saat 21:00'de ya,rahat yetişiriz diyoruz."Bok rahat yetişirsiniz" diyen birisi olsaydı,her şey çok daha farklı olacaktı halbuki.

Maç,Olympiakos'la.Uefa Kupası Play-Off maçı falan da değil ha,hazırlık maçı.Ama bu hazırlık maçını diğerlerinden ayıran bir detay vardı; bu maç Atatürk Olimpiyat Stadı'nın açılış maçıydı.Stad 80 bin kişilikti ve tüm biletler tükenmişti.

Avrupa Yakası'na geçene kadar çok da sorun yaşamamıştık oysa.Köprüden geçtikten sonra öyle bir trafik sıkışıklığı vardı ki,o dönem İBB CepTrafik uygulaması olsaydı,haritayı gösterirken uygulama kesin hata verir ve kapanırdı.O derece kalabalıktı.Ve işin kötü tarafı,bu kalabalığın tamamı Atatürk Olimpiyat Stadı'na ulaşmaya çalışıyordu.

Stadyumu arabanın camından görmeyi başardığımızda maçın 45.dakikasıydı,evet yanlış okumadınız.Dakika 45'ti. "Camdan görmeyi başardığımız" dediğime de bakmayın,stadyumun etrafı boşluk olduğu için rahat görüyoruz.Yoksa konumumuzla stadyum arasında en az 3 kilometre falan var yani.

Arabası bozulanlar mı dersin,stadyumun 4-5 kilometre gerisinde arabasını bırakıp maça yürüyerek gitmeye çalışanlar mı dersin ; hepsi bir arada.Biz ise elimizde biletler,radyodan maçı dinliyoruz ve yolda sıkışıp kalmışız.Şaka gibi..O dönem çok büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştım,yalan değil.

Şimdi ise içimden diyorum ki,iyi ki o maça gidememişiz.Eğer o maçta tribünde olsaydım yüksek ihtimalle bu sitenin arkaplanı lacivert ağırlıklı değil,kırmızı ağırlıklı olacaktı.Zira bu maçtan 1 sene sonra gittiğimiz ve Saraçoğlu'nda neredeyse boş tribünlere karşı oynadığımız ve 0-0 biten  zevksiz Diyarbakırspor maçı benim içimdeki Fenerbahçe duygusunu tetikleyen maç olmuştu...