Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan belliydi. Hem camia hem de taraftarlar olarak Final Four havasına bir türlü girememiştik zaten. Can sıkıcı sakatlıklardan kaynaklı bir umutsuzluk camia üzerinde hakim gibiydi. Takım, Euroleague medya buluşmalarında sezonu 1. bitirmiş takımın oyuncuları gibi davranmıyordu. WinWin programında bile yüzlerinden okunuyordu bu umutsuzluk.  

Mücadele etmemeniz ve erken pes etmeniz bizleri çok üzdü ama yine de canınız sağolsun, alınacak bir kupa daha var.

Organizasyona gelirsem, Atmosferden tut, salonda çalınan müziklere kadar çok yetersizdi. Bir hazırlık turnuvasından farksızdı. Final maçında bile o havaya giremedim. Final Four'a yakışan tek maç, Real Madrid - Cska maçıydı. Final de dahil seyir zevki düşük maçlar izledik.

Ayrıca;

Obradovic için "Euroleague'i kazansa ne olur, 1 tane Türk oyuncu oynatmıyor" gibi salak saçma eleştriler yapanlar vardı sosyal medyada Çok sevdiğiniz doping üstadı Ergin hocanız kaç tane Türk ile oynadı?

"30 milyon harcıyorlar (ki asla 30 milyonluk bir bütçemiz olmadı) ama aldıkları kupanın ederi 1 milyon ya" diyerek Euroleague şampiyonluğumuzu küçümseyenler, Efes finale kalınca kupaya büyük önem addetiler. İki yüzlüsünüz.

Fenerbahçe taraftarına küfretmeyi bir marifet sanan doping üstadı, seninle de (eğer kalabilirsek) final serisinde görüşeceğiz. O salondan çıkamayacaksın!