Geçmişte
çekilen dizi ve filmler iyi aile olmayı, onurlu ve gururlu olmayı,
insanlarla iyi geçinmeyi anlatırdı. Şimdiki diziler ve filmler ise
şiddeti normalleştiren, zenginlik uğruna her türlü ahlaksızlığın normal
görülebileceği mesajını veren içeriklerle dolu. Bu tarz
dizilerin çekilmesini ve popülerleşmesini sağlayan şey, ülke insanının
arabesk kültüre olan hayranlığı. Arabesk; "ya benimsin/ya kara toprağın"
türevi cahillikleri yücelten, insanı sığlaştıran ve melankolikliği bir
halt sanan leş bir kültürdür. Acı çekmeyi ve çektirmeyi yüceltir, insanın daha iyiye ulaşma inancını törpüler. Arabesk, bardağın dolu tarafı yerine boş tarafını hüzünlü bir şekilde görmeyi marifet saymıştır. Şarkı
türü olarak ülkemize girmiş ve toplumumuzu zehirlemiştir. 90'larda
arabesk şarkıcılarının konserlerinde kolların jiletlenmesiyle başlayan
bu süreç, televizyonlar ve sinema aracılığıyla nesillerin jiletlenmesine
kadar uzanmıştır.
İnsanlar,
izledikleri yapımlarla empati kurma eğilimindedir. Türkiye gibi,
cahillikle övünen insanların çoğunlukta olduğu ülkelerdeki insanlar
gerçek/kurgu ayrımını yapamıyorlar, izledikleri yapımları zamanla bir
yaşam tarzına dönüştürebiliyorlar. Bu da kültürel çürümeyi başlatıyor.
Diriliş
Ertuğrul izlerken ellerinde kılıçlarla cellat moduna girenler, Pokemon
izleyip camdan atlayanlar, Kurtlar Vadisi izleyip mafyacılık oynayanlar,
filmdeki kötü karakterle kendisini özdeşleştirip eşine şiddet
uygulayanlar hep bu topraklardan çıkma. Dinledikleri şarkılar
ve izledikleri yapımlar, cahilliğin getirdiği kültürsüzlükle birleşince ortaya bu sonuçlar çıkıyor.
Arabesk kültür, toplumdaki
şiddetin ana sebebi değil ama kesinlikle şiddeti tetikleyici bir unsur. 3. sayfa haberlerini azaltmak istiyorsak, arabesk kültürden kurtulmalı ve
iyiliği/güzelliği özendiren yapımların ekranlarda olması önceliğimiz
olmalı.
0 Yorumlar