Eleneceksek eğer, böyle elenelim. İlk maçtaki gibi değil.

Fenerbahçe zaten her zaman "acaba?" dedirtir ama arkasını getiremez. Yenilecekse ya da elenecekse, bunu taraftarının en çok üzüleceği şekilde yapar; bunu da bilirim. İlk maçtaki o rezil performanstan sonra turu geçmek adına ümitvar değildim hatta Ibrox'ta da yenilerek tura veda edeceğimizi düşünüyordum. Bu sebeple maçı herhangi bir beklentim olmadan, uykulu gözlerle izledim. Rangers normal şartlarda rahatlıkla eleyebileceğimiz bir takımdı ama biz turu zaten ilk maçta vermiştik. Bu yüzden takımı affetmeyeceğim.

Kadıköy'deki 1-3'lük mağlubiyetten sonra böyle bir reaksiyon vermek yine de önemliydi. Oynadığımız maç bir grup maçı olsaydı, Ibrox gibi bir futbol mabedinde gösterdiğimiz bu performans kulüp tarihinin unutulmazları arasına girebilirdi. Maçı uzatıp, penaltılarda elenmek fazlasıyla üzücü oldu.

Son zamanlarda eleştiri oklarının hedefinde olan bazı futbolcularımız, kendilerini Britanya futboluna tanıtmak ya da "ben daha ölmedim" diyebilmek için ekstra performans sergilediler. Bu oyuncularımızı keşke Süper Lig maçlarında da bu çizgide görebilsek.

Kendi açımdan Süper Lig defterini kapatalı uzun zaman oluyor. Avrupa maçları beni daha çok ilgilendiriyor ve bu sebeple Fenerbahçe'nin son yıllarda oluşan Avrupa kültüründen oldukça memnunum. Geçmiş eşleşmeleri düşününce çok daha fazlasını da yapabilirdik ama yine olmadı. Üzgünüm ama bir gün mutlaka olacak, buna inanıyorum. Bu seviyelerde sürekli bulunmak ve kendimizi geliştirerek bir sonraki sezona başlamak önemli. Fenerbahçe erkek basketbol şubesinin Obradovic liderliğindeki gelişimi bir günde olmadı; bir sezonda da olmadı.

Son yıllarda bizi eleyen takımların kupaya uzandıklarını düşünecek olursak; Rangers'ın bu turnuvada ne kadar ilerleyeceği hususunu da özellikle takip edeceğim.